“Gece yarısını geçmişti; Cahit Hoca, elinde keman kutusu, kafa çakırkeyif, sancak yokuşunu ağır aksak tırmanıyor. Tam sancak camisi kavşağına geldi, evine doğru dönecek; sekiz on tane it, etrafını çevirdi, dişlerini göstererek üzerine geliyorlar. Cahit Hoca, ilk aklına geleni yaptı hemen oturdu. Arkadaşlarıyla beraber her zamanki gibi alem yapmış, evine dönüyordu ama olmadı, itler ısrarcıydı, dişlerini göstererek yaklaşıyorlardı. Hoca'mız, kutudan kemanı çıkardı, nihavent makamında çalmaya başladı, itler oturup dinlemeye başladılar, on on beş dakika kadar çaldı, yoruldu, kemanı bıraktı. İtler tekrar ayaklandı, Cahit Hoca bir saat kadar çalmaya devam etti, kemanı bırakınca itler tekrar dişlerini gösterdi. O sırada, Mahalle Bekçisi Hurşit, düdük çalarak geldi; itleri kovaladı. Cahit Hoca, bekçiye çıkıştı:
-Neredesin kardaşım, bu itlerden belaya kalmıştım!
-Ne bilim akey, itler seni çevirmiş, ben mahleyi dolanıp duruyum.”
Birecikli Ali Ayata anlatıyor bunu.
Birecikliler müzisyen insanlardır.
Gaziantep’te de bir zamanlar “çalgıcıların”, yani müzik aletlerini çalan müzisyenlerin kahir ekseriyeti Bircekliydi.
Birecikli saz sanatçılarının büyük çoğunluğu, aileleriyle birlikte Gaziantep’in Eblahan çarşısının hemen yanı başında, Tepebaşından Eblahan Çarşısına inen, Kurtuluş Camisine dönen sokakta otururlardı.
Sokağın hemen hemen tamamı müzisyenlerden mürekkepti. Özellikle 1970’li yıllarda, akşam üzerine doğru sokağın sanatçıları giyinir, kuşanır, müzik aletlerini alır, Eblahan Çarşındaki kahvehanede toplanırlardı. Hava kararmaya başlayınca da herkes çalışacağı mekâna dağılır, giderdi.
Bu durum uzun yıllar devam etti. 1980’li yıllardan sonra barların, pavyonların kapanması üzerine müzisyenler de sessizliğe bürünmüş, düğün ve kına dışında pek de görünmez olmuşlardı.
Gaziantepli müziği sever, müzisyenleri de işini bilen ustalardır. Anteplinin müziğe aşinalıkları çok eskilere dayanır. Selamlık odalarında, dost meclislerinde, sahrede, Mevlevihanelerde başlayan müzik merakı, açık havada parklarda, ikindi sazlarına taşınmış, oradan da istasyon caddesinin bar, pavyon, aile gazinolarına kadar uzamıştı. Düğün salonları, çeyiz ve kına merasimleri müziğin icra edildiği alanlar olmuştu.
Gaziantepli iyi bir musiki bilgisine, iyi bir musiki kulağına sahipti. Müzikte makamı bilir, dinlerken detayı yakalar, yanlış notaya basıldığında bunu hemen hissederdi.
Gaziantep’te sahneye çıkan bir sanatçı Türkiye’nin hemen hemen her yerinde mesleğini en iyi şekilde icra eder, kabul görür, müzisyenleri de mahcup olmazlardı.
İşte o sanatçıların bir parçası olan Birecikli udiler, keman, kanun sanatçıları, saz, bağlama ve ritim saz ustaları bu şehrin müzik hayatına renk kattılar.
Ahmet Bükülmez, oğlu Orhan Bükülmez…Fahri Karaduman, oğlu rahmetli Halil Karaduman… İbrahim Dabakhan, Abdullah Demir akılda kalan bazı isimler.