Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Sitenin sağında bir giydirme reklam
İbrahim ALİSİNANOĞLU
Köşe Yazarı
İbrahim ALİSİNANOĞLU
 

NEREDE O SOKAK SATICILARIMIZ?

Dünün mahalle kültürü içinde Gaziantep sokakları her daim hareketliydi. Bu hareketliliğin içinde en çok göze çarpanlar sokak satıcılarıydı. Kendilerine has üslupları ve tavırlarıyla onları her mevsimde, günün her saatinde, hemen hemen her yerde görmeniz mümkündü. Onlar sosyal hayatın, ekonomik faaliyetlerimizin tamamlayıcıları , kültürel devamlılığın bir parçası olmuşlardı. Onlardan birilerini her an bir köşe başında; “Kahkeler!..Yağlı kahkelerrr…!” “Beyti yağlı yoorum! Ateş kimi!” “Simittt!... Simittt...!  Araba tekerleği kimi simit! “Diye haykırırken görebilirdiniz. Bir sokak arasında yaşlı bir kadın veya bir amca olarak elin de güğümü cırtlak bir sesle: “Süütt! Süüttt! diye çığırırken, “Duzlucaaa…!” ya da “- Ben böyle bir keme satmadım...” Diye haykıran   Meşhur Zengin Emmiyle karşılaşabilirdiniz. Kalealtında, Eblahan ’da veya bir başka çaşıda, mahranın gerisinde elinde koca bir salkım: “Kara üzümmm!..Pah avradın dört ola herif!... Şu Arap’a bak Arap’a! “Diyene… Başında yuvarlak takkesi; “Aman coruldey, ahıy yoorum ahıyy!...Sarı kaymak küsbeeee! “Diyen adama… Veya arkasında bir telis dolusu kavurga; “Gavurga hanaaa, gavurga!... Pambık gibiii...!  Pareynen, ganneynen,bulgurnan  gavurga haaa!..  Gavurgaaaa...! “Deyişlerine şahit olabilirdiniz.  Bir sokak arasında “60’lık sakallı bir delikanlı elinde ufak bir camekân: “Şekerler! Elvan şekerler! …. Elvan şekerler” Diyen Somur somur bitmezcileri … Seyyar arabasında, minik bacasında duman tüten avare leblebicinin “avare leblebiiii” diye haykırıp, çocukları başına toplayışlarını görebilirdiniz. Bir başka mevsimde, mangalın başına çökmüş;      “Sıcanan ylyin yorum sıcanan. Ateş kimi darı, firik darıı seçin alınnn!” diyeni göremezden gelemezdiniz. Sahre yerinde hasır sepet  üstüne dizli naneli şekerlerini   manilerle satan, Kırkayak kahvesinin önünde, Alaybey camisinin hemen yanı başında, Pazar yerinde   sırtında güneş altında parıldayan bakır güğümleriyle, şerbet satıcılarını… Yine bir sokak arasında;” - Aha pıçak, aha  karpız! Gan kimi…Şarlı pıçak. Azez malı Azez!” diye karpuz satıcılarını, “Marul haaa…Yağlı marul haaa!” diye marul satan   bostancıları… Öteden oldukça yaşlı, top sakallı, biraz da topallayan;       “Süpürgeler!... Toz süpürgeler!” diyen süpürgeci dedeyi… Üstü başı pejmürde, omuzunda bir balta, saçı sakalı birbirine karışmış, avaz avaz bağıran ; “Odi (odun) kırdıran yok mu” haykırışı… “İki taraflı kollarının ağzı top namlısı gibi duran, abayı omuzuna atmış, boynuna bir torba atmış, sakalı göbeğinde Arap Dayı. Elinde birkaç paslı maşa: “ Üzerlik haaa!...üzerlik haa!”deyişleri sıradan görüntülerdi. Tüm bunların yanı sıra; seyyar kalaycısı, esansçısı, yayık ayran satanları, bıçak bileyicisi, halka tatlıcısı, hallacı da sokakların vazgeçilmez simalarıydı. Onlar bu şehrin esnafıydı. Onlar bu şehirde yaşayan insanların çözüm ortalarıydı.  Nerede o sokak satıcılarımız? Dün yanı başımızda gezen, kapımıza gelenler seyyar esnaf, bugün mazide kaldı. Şimdi hepsi unutuldu gitti.  
Ekleme Tarihi: 15 Nisan 2025 - Salı
İbrahim ALİSİNANOĞLU

NEREDE O SOKAK SATICILARIMIZ?

Dünün mahalle kültürü içinde Gaziantep sokakları her daim hareketliydi.
Bu hareketliliğin içinde en çok göze çarpanlar sokak satıcılarıydı.
Kendilerine has üslupları ve tavırlarıyla onları her mevsimde, günün her saatinde, hemen hemen her yerde görmeniz mümkündü.
Onlar sosyal hayatın, ekonomik faaliyetlerimizin tamamlayıcıları , kültürel devamlılığın bir parçası olmuşlardı.
Onlardan birilerini her an bir köşe başında;
“Kahkeler!..Yağlı kahkelerrr…!”
“Beyti yağlı yoorum! Ateş kimi!”
“Simittt!... Simittt...!  Araba tekerleği kimi simit! “Diye haykırırken görebilirdiniz.
Bir sokak arasında yaşlı bir kadın veya bir amca olarak elin de güğümü cırtlak bir sesle:
“Süütt! Süüttt! diye çığırırken,
“Duzlucaaa…!” ya da “- Ben böyle bir keme satmadım...” Diye haykıran   Meşhur Zengin Emmiyle karşılaşabilirdiniz.
Kalealtında, Eblahan ’da veya bir başka çaşıda, mahranın gerisinde elinde koca bir salkım:
“Kara üzümmm!..Pah avradın dört ola herif!... Şu Arap’a bak Arap’a! “Diyene…
Başında yuvarlak takkesi;
“Aman coruldey, ahıy yoorum ahıyy!...Sarı kaymak küsbeeee! “Diyen adama…
Veya arkasında bir telis dolusu kavurga;
“Gavurga hanaaa, gavurga!... Pambık gibiii...!  Pareynen, ganneynen,bulgurnan  gavurga haaa!..  Gavurgaaaa...! “Deyişlerine şahit olabilirdiniz. 
Bir sokak arasında “60’lık sakallı bir delikanlı elinde ufak bir camekân:
“Şekerler! Elvan şekerler! …. Elvan şekerler” Diyen Somur somur bitmezcileri …
Seyyar arabasında, minik bacasında duman tüten avare leblebicinin “avare leblebiiii” diye haykırıp, çocukları başına toplayışlarını görebilirdiniz.
Bir başka mevsimde, mangalın başına çökmüş;     
“Sıcanan ylyin yorum sıcanan. Ateş kimi darı, firik darıı seçin alınnn!” diyeni göremezden gelemezdiniz.
Sahre yerinde hasır sepet  üstüne dizli naneli şekerlerini   manilerle satan,
Kırkayak kahvesinin önünde, Alaybey camisinin hemen yanı başında, Pazar yerinde   sırtında güneş altında parıldayan bakır güğümleriyle, şerbet satıcılarını…
Yine bir sokak arasında;” - Aha pıçak, aha  karpız! Gan kimi…Şarlı pıçak. Azez malı Azez!” diye karpuz satıcılarını,
“Marul haaa…Yağlı marul haaa!” diye marul satan   bostancıları…
Öteden oldukça yaşlı, top sakallı, biraz da topallayan;      
“Süpürgeler!... Toz süpürgeler!” diyen süpürgeci dedeyi…
Üstü başı pejmürde, omuzunda bir balta, saçı sakalı birbirine karışmış, avaz avaz bağıran ;
“Odi (odun) kırdıran yok mu” haykırışı…
“İki taraflı kollarının ağzı top namlısı gibi duran, abayı omuzuna atmış, boynuna bir torba atmış, sakalı göbeğinde Arap Dayı. Elinde birkaç paslı maşa: “
Üzerlik haaa!...üzerlik haa!”deyişleri sıradan görüntülerdi.
Tüm bunların yanı sıra; seyyar kalaycısı, esansçısı, yayık ayran satanları, bıçak bileyicisi, halka tatlıcısı, hallacı da sokakların vazgeçilmez simalarıydı.
Onlar bu şehrin esnafıydı. Onlar bu şehirde yaşayan insanların çözüm ortalarıydı. 
Nerede o sokak satıcılarımız?
Dün yanı başımızda gezen, kapımıza gelenler seyyar esnaf, bugün mazide kaldı.
Şimdi hepsi unutuldu gitti.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gaziantephakikat.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.